15 Ekim 2012 Pazartesi

Ufak bir girizgah yazısı


"Kaleci olmanın en kötü yanı, hiçbir zaman o güzel formaları giyemezsiniz. Sarı, mavi, yeşil formalarla sahaya çıkarsınız ve dünya üzerindeki kimse sizin formanızı almak için sıraya girmez, sırf bu yüzden birkaç yıl daha devam edip kaleden çıksam mı diye düşünmedim değil."

Yukarıdaki sözler, efsanevi kaleci Edwin Van Der Sar'a ait. Jübilesinden hemen sonra basın toplantısında sarf ettiği sözler bunlar. Kocaman bir adamın, kocaman yürekli olduğunun ispatı olmasının yanı sıra, duygu yoğunluğunun had safhada olduğu bir zaman diliminde, bütün dikkat ve bakışlar onun üzerindeyken, kendisiyle, mesleğiyle, jübilesiyle(jübile maçı için bile idman yapmışken) böylesine dalga geçebilecek kadar naif ve mütevazı olduğunun da kanıtı aynı zamanda. Van Der Sar'ın sadece yukarıdaki sözlerinde değil, kariyerinde de saklı aslında bu anlayış biçimi. Bu kadar geniş bir yetenek yelpazesine sahip bir kalecinin, en verimli yaşlarındayken, Fulham gibi orta direk bir takımda tam dört yıl harcaması gibi oldukça tuhaf bir gerçekle karşı karşıyayız. Bunun sebebini Van Der Sar'a sorsanız(hiç sorulmuş mudur bilmiyorum ama) büyük ihtimalle Craven Cottage'ın mütevazı güzelliğinden, ya da King's Road'daki restoranların muhteşem yemeklerinden vazgeçmenin dört yıl boyunca aklının ucundan bile geçmediğini söyleyebilir size. Bu kadar naif bir adamdan beklenebilecek sözler bunlar.

Girizgah yazısına neden böyle bir alıntılamayla başladığımın cevabı ise yazının en sonunda. Gelelim asıl meseleye..

Blog fikri, aslında 2012 yazından önce de, bu ekibin bireylerinin birbirinden bağımsız olarak aklında olan bir fikirdi, sadece ateşleme düğmesi eksikti. Birkaç facebook muhabbeti yetti de zaten ateşlemek için. Fazla iddialı bir kadromuz yok, hepi topu beş kişiyiz, belki ileride birkaç takviye yapabiliriz, bilinmez. ''Spor blogu dünyasına yepyeni bir soluk ve anlayış getireceğiz!'' gibi bir amacımız da yok; ama en azından üzerine birkaç kelam edebilecek kadar güvendiğimiz bir spor kültürümüz, bitmeyen yatakhane gecelerinde paylaşılmış yığınla pratik/teorik bilgi ve tecrübemiz, bol Kadıköy Anadolu Yatakhanesi muhabbeti ve jargonumuz ve en önemlisi de bütün bunları bu platform üzerinden paylaşma hevesimiz var. Umarız ki uzun süreler boyunca bu sayfalarda, düzenli olarak futbol, basketbol, zamanı geldiğinde tenis ve atletizm yazılarıyla, insiyatife göre de spor dışı konularla yer alacağız.

Ve umarız ki, blog kariyerimiz boyunca, Edwin Van Der Sar kadar disiplinli ve naif kalabiliriz.

Görüşmek üzere.

Hiç yorum yok: