21 Ekim 2012 Pazar

Bursaspor 1 - Fenerbahçe 1

Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, Bursaspor - Fenerbahçe maçı son yıllarda Süper lig'de izlediğimiz en tempolu mücadelelerden birine sahne oldu. 90 dakika boyunca sergilenen akıcı oyun ve sistemli pas trafiği, son günlerde büyük buhran yaşayan Türk futbolu açısından teselli ediciydi. Her daim çekişmeli geçen bu rekabet bu senenin ilk maçında da izleyenleri şaşırtmadı ve ortaya yine seyir zevki üst düzey bir maç çıktı. Her iki tarafı da kazanma arzularını sonuna kadar yansıttıkları için tebrik etmeyi borç biliriz.
  

Bütün Fenerbahçe taraftarları eminim ki sağ bekte elden çıkarılan Okan Alkan'ı, orta alanda maç boyunca anlamlandıramadığımız üst düzey özgüveninin büyük desteğiyle basit futbol oynamaktan çok uzak ve bunun neticesinde takımın her atağa çıkışında yaptığı gereksiz top kayıplarıyla saç baş yolduran Selçuk Şahin yerine Salih Uçan'ı görmek isterdi. 6 eksikle gelinen Bursa deplasmanında dahi bu isimlere sanş verilmemesi Aykut Kocaman'a maçla ilgili yapacağımız eleştirilerin başında geliyor.
 
90 dakikaya hızlı başlayan ev sahibi Bursaspor'du. Son derece etkili bir pas organizasyonu neticesinde gelen ortaya, Fenerbahçe kariyerinde ilk defa bek oynayan Serdar Kesimal'in ölümcül dokunuşu ilk 10 dakikadaki baskılı oyunun meyvesiydi. Bu arada dikkat çekilmesi gereken hususlardan biriyse, Alex'in gidişinden beri demotive olması beklenen Fenerbahçeli futbolcuların Volkan önderliğinde sergilediği kenetlenmenin Serdar'ın kendi kalesine attığı golden sonraki vaziyete yansımasıydı. Santradan önce takımı toplayıp hararetli bir konuşma yapan Kaptan, Kesimal'a golden sonra o kadar hızlı sarıldı ki, Fenerbahçe taraftarının gole sinirlenmesine fırsat bile vermedi, görüntü mental açıdan son derece umut vericiydi. Golden sonra Krasic'in sprintlerine teslim olan Timsahlar, Sırp oyuncunun açtığı muazzam ortaya şık bir kafa vuran Moussa Sow'un golüne de engel olamadı, böylece sarı kanaryalar şoku çabuk atlattı. Sow'a bir parantez açmak isterim: Milli maç arasında kulüp doktoru Ertuğrul Karanlık'ın şok 'kronik sakatlık' açıklamasını Senegalli yıldız oyunuyla adeta kulübün Sow'u gaza getirme stratejisine çevirdi. Takıma geldiğinden beri en diri ve yıpratıcı görüntüsünü çizen; Kuyt, Caner ve Baroni ile beraber Alex'in varlığında söz konusu dahi olamayacak bir tam saha baskısının oluşumuna önderlik eden Sow maçtan sonra açık konuştu: 'Senegal'deyken söylentileri duydum ve gülüp geçtim. Elhamdülillah gayet iyiyim.'

Krasic'in etkili oyunu ve Fenerbahçe'nin gol arayışlarıyla geçen ilk devre sonunda ikinci 45 dakikaya yine ev sahibi ekip etkili başladı. Sazı eline alan Batalla'nın ve bana göre maç boyu takımın en etkili ismi olan, gerek koşularıyla gerek kesmeleriyle Hasan Ali'ye zor anlar yaşatan Basser'in oyunu, Belluschi'nin rakip kaleyi dövmesiyle birleşince iş yine Volkan'a kaldı ve yaptığı etkili kurtarışlarla skoru dengede tutmayı bildi. Kalan bölümde ise bu sene ligdeki en bilinçli Fenerbahçe futboluna tanık olduk. Takım halinde yapılan yerinde boş koşular, hızlı pas trafiği Daum dönemindeki set hücumunu hatırlattı, fakat takım o zamankinden bile daha tempolu gözüktü. Baroni ise Fenerbahçe'ye geldiğinden beri sadece son üç maçtır takıma istenen faydayı verebiliyor. Pozisyon bilgisi ve oyunu okuma yeteneğinin eksikliğini attığı kritik gollerle örten Baroni'nin yerine doğru yerlerde topla buluşup basit oynayan, oyunu rahatlatan ve pas dağılımına önderlik eden kalburüstü bir playmaker profili karşımızdaydı.


Ne kadar dün yine eleştirilse de Krasic yerine giren Stoch'un gayreti, topu olumlu kullanması, akıcı oyuna sağladığı uyum gözümüzden kaçmadı. Böyle bir Stoch yedek kulübesinde olduğu sürece kadro genişliğine olumlu etkisi tartışılamaz hale gelecek kuşkusuz.

Bu kadar olumlu vaziyetin dışında Aykut Kocaman'ın göremediği ya da görmek istemediği problem Dirk Kuyt. Sene başındaki performansından oldukça uzak görüntüler çizmeye devam eden Hollandalı'nın bu durumunun sebebinin kesinlikle takım içindeki rolü olduğu kanısındayım. Sezon başında Feyenoord günlerine atıf yaparcasına tek forvet oynarken gösterdiği performans herkes tarafından alkış almıştı. Arkası dönük topla buluşup oyunu yönlendirmesi, gücü, gereğinde topu saklayıp servis yapma imkanı söz konusu olduğunda her şey mükemmeldi onun için. Daha sonra gelen vasat bir sağ açık evresi ve şimdi de çift forvet denemesi onun verimini oldukça düşürdü. Kanımca böylesine formdaki bir Sow'u kesmek yanlış olacaktır, dolayısıyla Kuyt top almak için bu kadar gerilere gelmeden, zaten iyi işleyen kanatlarda da çok topla buluşmadan kaleye daha yakın ve arkası dönük topla buluşmalı. Özellikle ikinci yarı Meirelles'in yokluğunda forma şansı bulan Selçuk'un gömülü oyunu sonucu Kuyt'un orta sahaya daha da yakın oynamak zorunda kalması Hollandalı'nın performansını dibe vurdurdu dün gece. Aykut Kocaman duruma acilen bir çözüm getirmeli.

Caner Erkin harikulade futbol oynamaya devam etse de dün soldan kendi becerisiyle yarattığı iki pozisyonda kullandığı yanlış tercihler takıma büyük zarar verdi ve Caner'in mental eksikliklerinin devam ettiğini de gözler önüne serdi.
 

Son olarak neticeye baktığımızda hücumda eskiye oranla çok daha kreatif bir Bursaspor görmekteyiz, fakat buna paralel olarak Ertuğrul Hoca'nın yaratmış olduğu keyif veren muazzam takım savunmasının yerinde yeller esmekte. Oyunun büyük bölümünde orta sahayı boğucu futboluyla rakibe zindan eden Timsahların dün orta alanı Fenerbahçe'ye teslim etmesi Ertuğrul Hoca ve kurmayları açısından endişe vericiydi. Fenerbahçe tarafına baktığımızda Alex'siz oynamaya çabuk adapte olmaları ve takım içindeki birlikteliğin dışarıya yansıması sonucu tüm camianın tek yumruk olma yolunda adımlar atması rakiplere kesinlikle korku salmalı. Fenerbahçe bu şekilde oynamaya devam eder ve çoğu tercihini doğru bulmadığım Aykut Kocaman yasaklarından kurtulursa, takımın geleceği son derece parlak görünüyor.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Okan Alkan'ı PTT 1.ligde seyretmiş olsaydınız Serdarın yerine görmek istemezdiniz. Ayrıca, Kayseride 10un üzerinde maçta sağ bek oynayan Serdar için "kariyerinde ilk defa bek oynayan" lafından sonra okumayı bıraktım.

doruk dedi ki...

Yazının editörlük aşaması sırasında yaptığım bir hata sonucu böyle bir durum meydana gelmiş, yazarımızın hatası değildir.