22 Ekim 2012 Pazartesi

İnönü Chronicles Vol.1

Geçen senenin sonunda bir değişiklik oldu(belki de bir mucize) ve Beşiktaş kendisine yapışan keneden kurtuldu. Yerini dolduranlar ilk önce takımı kana geçen zehirden arındırma ve hayatta tutma sözü verdiler. Emilen kanın ve kana karışan zehrin çok fazla olduğu anlaşıldı ve iyi niyetle kulübe gönül verenlerden kan ve pansuman talebinde bulunulup, bu kampanyaya "FEDA" adı verildi. Ben de 21 yıldır tutkunu olduğum takımı hayatta tutmak için kan vermeye geldim. Beşiktaş'ın bundan sonraki iç saha maçlarını "İnönü Chronicles" adı altında değerlendireceğim.

Maçın değerlendirmesine geçecek olursam;

İlk yarısı ayrı, ikinci yarısı ayrı değerlendirilen maçlardan biri oldu Beşiktaş - Trabzonspor maçı. İkinci yarıdaki değişiklikler maçın tamamen farklı bir karakter kazanmasında belki de en önemli etkendi.

2010/2011 sezonunda Türkiye Kupası'nda saçma bir pozisyonda talihsiz sakatlıklar serisine başlayan Ersan Gülüm'ün maça ilk 11'de başlaması bir haftadır medyada yazılıp çizildiğinden dolayı sürpriz değildi ama defansta İbrahim Toraman - Sivok ikilisinin bozulmasının en önemli nedeni Veli'nin kart cezası ve Necip'in sakatlığıydı. Fenerbahçe maçının kağıt üzerinde Beşiktaş'tan çok şey götürdüğü gözüküyordu fakat orta sahada Oğuzhan Özyakup'un ligde ilk kez 11'de başlamasını sağlaması da göz ardı edilmemeliydi. Açıkçası fiziksel olarak çok zayıf olduğu söylenen Oğuzhan hatasız oynadı(tek pas hatasında da kademeye girip topu kaptı) ve ikili mücadelelerde üstün olan taraftı. Olcay'ın performans düşüklüğü nedeniyle olmasa da uzun toplarda rakibe üstünlük kurma amacıyla kesilmesinin, maç sonrasında Samet Aybaba tarafından da belirtilse de olumlu bir değişiklik olmadığı açıktı. Trabzonspor tarafında ise Kasımpaşa galibiyetindeki kadro üzerinde tek değişiklik Alanzinho - Soner değişikliğiydi ki Soner orta sahada bugün oldukça olumlu bir görüntü çizdi.

Maça gelirsek ilk yarının sonuna kadar Beşiktaş, Trabzonspor yarı sahasına her geldiğinde yerleşik bir savunma buldu ve bu durumlarda kişisel beceri olarak düşük seviyede olan takım, yine bu konuda tek seçenek olan Fernandes'e bel bağlar hale geldi ki Beşiktaş maçın iki taraf için de ilk gol pozisyonunu ceza sahasına çalımlarla giren Fernandes'in şutuyla buldu. Trabzonspor ise orta sahada iyi pas yapan oyuncularıyla topu kanatlara yönlendirerek ve ani ataklar geliştirerek pozisyonlar bulmaya çalıştı. Orta sahada Veli'nin kesici rolünü üstlenen Toraman'ın rolünü yadırgaması yüzünden bulunan serbest vuruşta bordo-mavililer ilk gol pozisyonunu bulsa da sonuca gidemedi.

Beşiktaş'ın ana hücum şablonunun bu sezon için uzun toplar olduğu gözükse de bu stratejide önemli görevi olan Batuhan, sahada oldukça etkisizdi. Trabzonspor ise Hilbert ve Uğur Boral'ın formsuz oyununu devam ettirmesini fırsat bilerek kademe hatalarını değerlendirmeye çalıştı.

Hakem Cüneyt Çakır'ın yanlış kararlarından biri olarak gördüğüm pozisyonda Fernandes, Volkan Şen'in kışkırtmasıyla sarı kart peşinde koşarken, Trabzonspor Yasin ve Sapara ile Uğur'un kademe hatası yüzünden bozulan defans çizgisini çok iyi kullanıp güzel bir verkaçla golü buldu ve santra ile beraber ilk yarı bitti.


Maç içerisinde kapalı tribün ile açık tribünlerin kopukluğu , devre biter bitmez Quaresma lehine yapılan tezahüratlar ile tezat oluşturan bir şekilde maç sonunda takımın tribünlere çağrılması can sıkan en önemli detaylardı. Quaresma konusu 4 Milyon €'ya yakın külfetinin yanında, taraftar arasında da çatışma yaratıyordu ki bunu oğluna "İşte her yer Quaresmasporlu dolu oğlum!" diyen bir babanın(bkz. alttaki resim) siteminden anlayabilirsiniz! "Feda" kavramını tamamen yanlış anlayan Beşiktaş taraftarına Euroleague'de Union Olimpija'nın iç saha maçlarını izlemelerini tavsiye edebilirim.


İkinci yarıda Olcay'ın oyuna girmesi sayesinde kanatlara yayılabilen oyunun sonucu kazanılan serbest vuruşta Fernandes klasını göstererek erken bir golle Beşiktaş'ı ümitlendirdi ve Trabzonspor'un orta sahası tam anlamıyla mücadeleyi bıraktı(Yasin, Sapara, Soner değişiklikleri de bunun önüne geçememişti). Bulunan iki önemli gol pozisyonunun 'Almeida aka Finisher' ve Olcay tarafından harcanmasına pek de şaşırmadım fakat bunların Beşiktaş'ı yaklaşık 10 dakika kadar oyundan düşürmesi dikkat çekiciydi. Trabzonspor ikinci yarıda atağa çıkmak için kontratağa mahkum kaldı ki Uğur Boral'ın kanadında Volkan Şen'in formsuzluğu yüzünden bu arayış da son bulmak üzereydi.


Uzatma dakikalarında Beşiktaş'ın verdiği mücadeleyi ayakta alkışlamayan yoktur. Fakat iki takım da gelecek haftalarda oyun şeklini biraz olsun değiştirmezse böyle puan kayıplarına alışmaları gerekecek. Bunun sebebi kuşkusuz liderin 8 maçta 15 puan aldığı ligimizde her puanın değerinin git gide artması. Samet Aybaba Kasımpaşa maçında Oğuzhan'ın oynayıp oynamayacağına değil de Oğuzhan - Fernandes ikilisinin yanına üçüncü olarak kimi tercih edeceğine karar vermeli, belki de bek pozisyonlarında değişik tercihlere başvurmalı. Trabzonspor cephesinde ise Janko'nun ne zaman 11'e yerleşip Avusturya Milli Takımı'ndaki gollerini ligimize taşıyacağı sorusu cevaplandırılmalı ve Olcan & Volkan ikilisine birlikte oynama şansı verilmeli.


Hiç yorum yok: