28 Kasım 2012 Çarşamba

''Şampiyon, uyan!''



Geçtiğimiz yılın 27 Kasım'ında sporseverler futbol dolu bir pazar gününe şok bir haberle uyandı. Premier Lig'in istikrar abidesi Gary Speed, evinde kendini asarak hayatına son vermişti. Menajeri Hayden Evans'ın yaptığı, "Cuma günü konuşmuştuk. Herşey normaldi. Biz düzenli olarak buluşurduk ve hiçbir belirti görmedik. O yüzden de, olay daha büyük bir şok yarattı." açıklaması her intihar vakasında çokça yer alan soru işaretlerini daha da artırıyordu. İstikrarlılığı ve sakinliği ile bilinen Speed'in ölümünün birinci yıldönümünde, onun aksine futbol hayatı sakatlıklarla, istikrardan uzak olarak geçen Leon McKenzie'nin otobiyografisi yayınlandı. İngiliz oyuncunun kitabının neden Gary Speed'in ölüm yıldönümünde yayınlandığı sorusunun cevabı ise onun kariyeri boyunca mücadele ettiği depresyonun altında yatıyor. Biyografisinde de bu depresyondan, uzun süre kıyısında gezindiği intihar fikrinden ve sonunda başarısız da olsa bu intihar fikrini uygulamaya geçirmesinden bahsediyor bizlere. Nitekim kitabının adı da ''Yaşamla Savaşım''. Gerçi bu kitap da Türkçe'ye çevrilmeyecek ve birçok futbol kitabı gibi ülkemizdeki futbolseverler tarafından okunma fırsatı bulamayacaktır muhtemelen. Ancak yaklaşık 3 yıl önce, bir dönem Fenerbahçe forması da giymiş olan Robert Enke'nin intiharıyla ülkemizde de gündeme gelen futbolcu intiharları hakkında önemli bir kaynak olabilir.

Kitapta kariyeri boyunca yaşadığı sorunlardan bahseden McKenzie, Charlton'da oynadığı dönemde, antrenman sırasında geçirdiği bir sakatlık sonrası otel odasında ilaçlar ve bir şişe viski ile hayata geçirdiği intihar fikrinin altında yatan sebebi ''İntiharı, hayatımı saran ızdırabı sonlandırmak için en iyi yol olarak görüyordum. Dışarıdan baktığınızda herşeyimin olduğunu düşünebilirdiniz, fakat iç dünyamda bir belirsizlik bulutu içinde kaybolmuştum.'' diyerek açıklıyordu. Çok sevdiği karısını ve çocuklarını bırakarak gitmeyi bencillik olarak görüyordu ama ''Umut benim için kaybolmuştu. Artık keşke, eğer, belki diyerek yaşamak istemiyordum.'' sözlerinden de anlaşılacağı gibi üst üste yaşadığı sakatlıklar onun ruhsal durumunda ciddi bir hasara yol açmıştı. Bu yüzden o da, 23 yaşında intihar ederek ölen kız kardeşinden 8 yıl sonra, 2011 Aralık'ında, aynı yolu seçiyordu.

Annesiyle vedalaşmak için yaptığı telefon görüşmesinden sonra planını hayata geçiren McKenzie, artık gitme vaktinin geldiğini düşünüyordu. Kulüp doktorunun ona sakatlığı için verdiği ilaçları peşi sıra içerek ölüme yaklaşıyordu. Yavaş yavaş kendinden geçtiği sırada, yapması gereken çok önemli bir şeyi yapmadığını fark etti: Babasına veda etmemişti. Bu veda onun için bir kurtuluş olacaktı aslında. Babasıyla yaptığı telefon görüşmesini tamamlayamadan kendisinden geçmişti. Ertesi sabah gözlerini hastanede açmadan önce duyacağı son sözler de, 10 dakika içinde otel odasına gelen babasının sözleriydi: ''Şampiyon, uyan!''

Ertesi sabah hastanede gözlerini açtığında ise kendini öldürmeyi becerememiş ve hala depresyonda olan bir insandı. Ama onun da dediği gibi: ''Biz ne kadar istemesek de hayat devam etmeli.'' O da bu fikri hayata geçirmiş durumda görünüyor şu günlerde. İntihar olayından sonra açıkladığı emeklilik kararından Konferans Ligi ekiplerinden Corby Town ile imzaladığı sözleşme ile vazgeçti. İlerlemiş yaşı ve formsuzluğu sebebiyle daha üst seviyelerde futbol oynaması imkansız ama onun hayata ve ailesine tutunabilmesi için, bu oyun kuşkusuz çok önemli.

Dailymail'de yayınlanan, kitaptan alıntıları buradan görebilirsiniz.

Hiç yorum yok: