1 Aralık 2012 Cumartesi

Euroleague 7. hafta değerlendirmesi

Fenerbahçe Ülker 85 - 68 Union Olimpija

Bu maçtan önceki iki maçta sırasıyla Cantu'ya yirmi dört sayı farkla, Khimki'ye de dramatik bir son saniye basketiyle yenilen Fenerbahçe Ülker, özgüven tazelemek adına çıkıyordu Olimpija maçına. Nitekim beklendiği gibi rahat bir galibiyetle ayrıldı sahadan FBÜ.

Geçen hafta Cantu maçında Page ve Baynes'in hücumdaki rollerini çalan Blazic'in etkinliğinin sadece tek bir maçlık olduğunun anlaşılması, Blazic'in tutukluğuna Prepelic'in de eşlik etmesi, Olimpija'nın ezici ribaund üstünlüğünün skora yansı(tıl)maması ve ilk devrede iplerin hep sıkı tutulmasıyla maçın ikinci yarısının rölantide geçmesi sağlanmış oldu. Blazic ve Prepelic'in ilk yarıda güven kazanmalarına engel olan Ömer, Sato ve Bo'yu savunma konsantrasyonlarından dolayı ayrıca tebrik etmek gerekiyor. Bu kelepçe üçlüye, Bogdanovic de artık alıştığımız ''ilk çeyrekte skorumu yaparım gerisine karışmam'' performansıyla(ilk çeyrekte 5/5 iki sayı, 4/4 serbest atış isabetiyle 14 sayı buldu) eşlik etti. İkinci çeyrekte Emir ve Andersen, üçüncü çeyrekte Bo, dördüncü çeyrekte de Ömer ve İlkan sayı yükünü üstlenince maç boyunca FBÜ hücumda hiç sıkıntı çekmedi; takım halinde sadece 6 top kaybı yapmaları ve rakibi 14 top kaybına(Waters, Blazic ve Prepelic 8 top kaybı) zorlamaları onlar adına savunmada belirleyici istatistiklerdi. Bunun yanında, Batiste ve Andersen daha önce hiç olmadıkları kadar isteklilerdi boyalı alanda. Olimpija'nın azmanlarıyla da iyi boğuştular; ama esasen kısa oyuncuların üstüne kara bulut gibi çöktüler. İki veteran uzunun yanında Bo McCalebb de FBÜ'deki en istekli EL maçını oynadı; belki hücumda ekstra bir katkı yapmadı ama savunmada elleri hep rakibin topunu çalmak üzere tetikteydi. Savunma konsantrasyonu bu kadar yüksek olunca Olimpija'nın 43-29'luk ezici ribaund üstünlüğü(Alen Omic 13, Baynes 10 ribaundla oynadı) de hiç rahatsız etmedi FB Ülker'i.

FBÜ sahada yeterli süre alan herkesten gerek savunmada, gerekse hücumda verim almayı başardı bu maçta. Herkes sorumluluk aldı, herkes birbirine yardım etti, birbirinin açığını, gediğini kapatmak için bütün oyuncular arzuluydu. Böyle olunca, maç da baştan sona çok rahat geçti; aynı saatlerde futbol takımının da Avrupa Ligi'nda gruptan çıkmayı garantilemek için oynanacak kritik Marsilya maçı olunca bu rahatlık ziyadesiyle salondaki seyircilere de yansıdı. Ülker Arena'da sezon başından beri hiçbir zaman ortalama bir ambiyans bile yaratılamadı fakat bu maç herhalde en kötüsüydü; ve açıkçası yüz kızartıcıydı. Herhangi bir bölgesel lig veya yatakhanesi olan bir okulda yatılı-gündüzlü maçında daha arzulu bir taraftar grubu görmeniz her zaman daha mümkündür.

Tribün sorununu bir kenara bırakırsak, bu maçta FBÜ adına bir üzücü durum daha yaşandı: Barış Ermiş'in sadece 5 dakika sahada kalıp, ikinci yarı hiç süre alamaması buruk bir sevinç yaşanmasına sebep oldu. Bo ve Bremer'ın ikisi de sağlıklıyken Barış'ın Pianigiani'nin planlarında hiç yer almadığı konusunda artık hepimiz hemfikiriz sanırım. Barış kısa süreli son çeyrek performanslarıyla kritik deplasmanlarda FBÜ'ye bir tane maç kazandırdı, birini de almak üzereyken KC Rivers'ın son saniye basketine takıldı. Bu önemli hizmetlerin karşılığını bir türlü alamaması bizi ne kadar derde sürüklediği ortada, kendisi ne haldedir düşünmek dahi istemiyorum. Özellikle Barış'ın küstürülmemesi lazım; çünkü onun gibi zeki ve kalifiye bir yönetici oyuncuya her zaman her takımın ihtiyacı vardır.

Fenerbahçe Ülker, Madrid ve Pana deplasmanlarına başlamadan önce olumlu bir portre çizdi diyebiliriz. Bu maçtaki performanslara ek olarak, Bogdanovic ve Andersen'in elleri maç(lar) içinde daha uzun süreler sıcak tutulabilirse, Bo da ekstra katkılar yapmaya başlarsa son üç maçın en az ikisini kazanması için önünde hiçbir engel yok bu takımın. Yalnız son haftadaki Cantu maçında sadece galibiyet yeterli olmayacaktır; bu takımın -deplasmanda dahi olsa- Cantu gibi bir takımdan -hem de 82 sayı yiyerek- 24 sayı fark yemesi kabul edilebilir bir şey değil. Son haftaya girildiğinde Cantu maçı bir formalite maçından ibaret olsa da, F4 iddiasıyla sezona giren takımın taraftarları 10-15 sayılık bir galibiyet ile tatmin olmayacaktır.

-BERK ÇETİN



Beşiktaş 83 - 72 Brose Baskets Bamberg

Euroleague 7. hafta maçında Beşiktaş sahasında, sıralama açısından gruptaki en önemli rakibi Bamberg'i ağırladı.Rytas ve Partizan'ın kaybettiği bu haftada olası galibiyet ekibimizi Top 16'ya yükseltecekti.Tutku Açık'ın sakatlığı sebebiyle tribünde oturduğu bu maç öncesi kısa rotasyonunun nasıl reaksiyon vereceği merak konusuydu.Nitekim Jerrells sahada 37 dakika kalarak ruhunu teslim etti.Cevher Özer'in de olmadığı bu maçta Dasic'in patlama yapmasını beklemek hepimizin hakkıydı.Ancak bünyemiz hayal kırıklığına alıştı.Bamberg cephesinde ise koç Fleming kazanmak zorunda olduğu bu maça henüz sağlığına kavuşmayan Ogilvy kozundan mahrum çıkarken, tecrübeli Teddy Gipson, Bostjan Nachbar gibi oyuncularına güveniyordu.

Beşiktaş ilk çeyreğe çok arzulu girdi.Hem hücumda hem savunmada aktif ayaklar ve uzanan kollar gördük.Şut yüzdesi düşük başlasa da hücum ribauntlarını süpürerek kendine ikinci şanslar yarattı temsilcimiz.Son dönemin formsuz ismi Patrick Christopher da maça oldukça sıcak ve faal başlayınca kontrol çok geçmeden ekibimize geçti.Buna karşılık tecrübeli şutörü Jacobsen ile etkili olmaya çalışan Bamberg, yakaladığı her fırsatta tempoyu yükselterek mahkum oynamaya gelmediğinin mesajını verdi.Kartal'da PC dışında dışarıdan atıcı bulunamayınca fark açılmadı.Jerrells ve Muratcan boş şutları kaçırırken, bu bölümde Vidmar pota altında adeta O'neal gibi oynadı.4/15 başlayan şut yüzdesi de Vidmar ve Christopher sayesinde biraz toparlandı.

İlk periyotta takımın hem topa yön veren oyuncusu hem de skoreri olan Jerrells'ın, bir oyun kurucu olarak asli görevi olan 'pas akışını sağlama'yı başardığını gördük.İkinci çeyrekte oyun biraz durağanlaştı ve Jacobsen'den bayrağı devralan Slovak skorer Anton Gavel şut partisi yapmaya başladı.Bamberg onun önderliğinde 8-0'lık seri yakayınca koç Erman Kunter hemen molayı aldı.Moladan sonra özellikle Falker ile savunmada sertleşen Kartal, hücumda Christopher'ın yanına ikinci bir oyuncu ekleyemeyince ve Bamberg Nachbar, Gavel ve Jacobsen ile 3 sayı partisi yapınca fark rakip lehine açıldı.Hakemlerin Markota'yı linç etme kampanyası ise gecenin en anlaşılmaz hareketiydi.Kaldı ki tüm takdir haklarını (Markota'nın teknik faul aldığı pozisyonun hemen sonrasında Vidmar'ın kafasına baltanın indiği pozisyonun takdir hakkıyla falan alakası yok, hakem yaklaşık  metre uzaktaydı.) deplasman ekibinden yana kullanmak Euroleague hakemlerinden görmeye alışık olduğumuz bir tutum değil.

Markota - Jungebrand olayından pozitif etkilenen ekibimiz ikinci devreye sıkı savunmayla başladı.Muratcan Gevel'i kilitlerken Falker da potaya yaklaşanlara hoşgeldin hediyesi veriyordu.Hücumda da Christopher'ın dışarıdan skor bulmasıyla birlikte 10 - 2'lik bir seri yakalandı.Maça hücum performansıyla giren Christopher geceye asıl damgayı pivot Zirbes'e yaptığı blokla vurdu.NBA takipçileri hatırlayacaktır,2006 NBA final serisinde Jerry Stackhouse Miami forveti Udonis Haslem'e benzer bir blok yapmıştı (Şahsen benim en sevdiğim bloktur.).Ancak dün gece blok ve Falker arasında bir eşitlik kuruldu.Yaptığı blokların hepsi birbirinden güzeldi.Üçüncü çeyrekte 20 sayıya ulaşan PC daha sonra 3 faule ulaşınca kenara gelmek zorunda kaldı(Bir daha da sayı kaydına muvaffak olamadı.).Üçüncü çeyreğin asıl kahramanı ise Markota'ydı.Çeyrek toplamında 12 sayı bulabilen Bamberg'e bu periyotta 13 sayı atarak hakemlerin katl işleminden gürbüzleşerek çıktığını kanıtladı.

Son çeyreğe ise Curtis Jerrells 3 sayı ile başlayarak olayın içine girdi.Brose hücumları ise Muratcan'ın Gavel üzerindeki etkili savunmasına ve Falker'ın pota altını karartmasına binaen çöküş içine girdi.Gelen 6-0 Beşiktaş serisi farkı 14'e taşıdı ve maç Alman ekibi için dönülmez bir yola girdi.Farkı eritmek adına yaptıkları uzun mesafeli atışlar da ilk yarıdaki kadar yüksek yüzdeli olmadı.Falker savunmada oynadığı her dakikaya damga vururken; ilk periyotta Christopher-Jacobsen, ikincide Gavel, üçte Markota, son çeyrekte ise Jerrells en etkili oyunculardı.

Öncelikli hedefi olan T16'yı, fikstürün bitimine 3 maç kala garantileyen siyah-beyazlıları bu FEDA sezonunda ve tecrübesiz olduğu bir arenada yakaladığı başarı için tebrik ediyorum.

Hiç yorum yok: