3 Kasım 2012 Cumartesi

Manchester United 2 - Arsenal 1


Premier Lig'de haftanın en önemli mücadelesi, Arsenal'de oynadığı 8 sezonun ardından, sezon başında Manchester United'a transfer olmasıyla adanın uzun süredir en önemli gündem maddesi olan Van Persie'nin eski takımına karşı oynayacağı ilk maç olması açısından dikkat çekiciydi. Karşılaşma da zaten o 'çok konuşulan' adamın maçın hemen başında bulduğu golle başladı. Maç boyu aksayan Arsenal sol kanadından Rafael'in gönderdiği topu Vermaalen'in uzaklaştıramaması sonucu önünde bulan Hollandalı, topu ağlara gönderdiğinde dakikalar henüz üçü gösteriyordu.



Erken gelen bu gol futbolseverler için yüksek tempolu bir maçı müjdeliyormuş gibi görünse de, hiç de öyle olmadı. Sir Alex Ferguson'un ekibi golden sonra topun kontrolünü tamamen rakibine bıraktı. Meşin yuvarlağın sahibi Arsenal olsa da, onların bu üstünlüğü gol pozisyonlarına yansımadı. Wenger'in öğrencileri bırakın pozisyona girmeyi, Manchester United kalesine yaklaşmakta bile sıkıntı yaşadı. 'Kırmızı Şeytanlar' ise kendi yarı sahalarından çabuk çıkarak 2. gol için önemli fırsatlar yakaladılar. Ama Mannone'nin başarılı kurtarışları onlara gol izni vermedi. İlk yarının son dakikalarında ise Ashley Young'ın ceza sahasına gönderdiği topa elle müdahale eden Cazorla, onlara önemli bir fırsat daha yarattı. Ancak Arsene Wenger döneminde iki ekip arasında oynanan karşılaşmalardaki 9 penaltının 5'i gibi bu vuruş da gol olmadı. Rooney penaltıyı kaçıran isimdi. Bu penaltı aynı zamanda Manchester United'ın sezon başından beri beyaz noktada yaşadığı talihsizliği bizlere anımsattı.



İkinci yarının hemen başında ise, Vermaalen'in maçtaki ikinci kritik hatasında Ferguson'un öğrencileri Valencia ile gole bir kez daha çok yaklaştı. Andre Santos'un haftalardır oynadığı kötü futbola, bugün Belçikalı'nın da hataları eklenince Arsenal defansının sol tarafı rakibi adeta üzerine çağırıyordu. Devrenin, Evra'nın golüne kadar geçen 20 dakikalık bölümünde Arsenal %60'a yakın bir top üstünlüğüne sahipti. Ancak bu üstünlük ilk yarıda olduğu gibi yalnızca kağıt üstündeydi. Oyunun bu bölümünde Cleverley'nin Wilshere'e yaptığı ve Arsenal taraftarının, İngiliz oyuncuya ikinci sarı kartın çıkmasını beklediği pozisyonda hakemin kararı Gunners'ın lehine olsaydı bu senaryo değişir miydi, bilinmez. Ancak Sir bu pozisyondan birkaç dakika sonra Cleverley'i yanına alarak, Mike Dean'in olası bir ''gecikmiş adaleti sağlama'' girişimini engelledi ve ne kadar büyük bir tecrübeye sahip olduğunu bizlere bir kez daha gösterdi.



Evra'nın golünden yalnızca iki dakika sonra Wilshere'in kırmızı kartla oyun dışında kalmasıyla Arsenal'in son umutları da tükendi. Wenger'in Arshavin değişikliği de formaliteden öteye gidemedi. Onun öğrencilerinin bugün kaleyi bulan ilk şutu 90+2'de atmaları, oynadıkları kötü futbolun en iyi özetiydi. Skor üstünlüğünü ele geçirdikten sonra temponun yükselmesine izin vermeyen Manchester United'a bir türlü istediklerini kabul ettiremediler. Cazorla'nın maça noktayı koyan harika golü ise günün tek güzel yanıydı Arsenal taraftarları için.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

bütün maçı izledim. andre santos çok kötü, manchester kale önünde başarısızdı 3-4 tane atabilirlerdi çok rahat, sir iyi hazırlanmış maça arsenal'in zaten kısıtlı olan oyununu sert müdahalelerle kestirdi oyuncularına, rooney mükemmel bi oyuncu sahanın her yerinde iş yaptı.