19 Şubat 2013 Salı

Euroleague Top 16: 7. hafta değerlendirmesi

Fenerbahçe Ülker 78 - 72 Beşiktaş JK

Euroleague Top 16'da iki Türk takımını karşı karşıya getiren 7. hafta maçında gülen taraf son periyottaki dominant oyunuyla Fenerbahçe Ülker oldu. Maç, beklenen derbi atmosferinden oldukça uzaktı. Sezon boyunca FBÜ'nün iç saha maçları hep bu tattaydı; fakat BJK'nin Çarşı faktörünün doğrudan ve pozitif etki yapacağını düşünenler de hayli yanıldı. İlk periyot da bu tatsız prestij maçı niteliğindeki maça yaraşır biçimde temposuz başladı. Jerrels'ın FBÜ'ye karşı özel hesabını görme isteği dışında da BJK'li oyuncular hayli solgun görünüyorlardı. Nitekim, BJK'nin inanılmaz beceriksiz geçirdiği ilk periyotta FBÜ'den tek direnç gösteren isim Bogdanovic olunca sadece dört sayılık fark oluşabildi. İkinci periyotta ise tam bir Pianigiani fiyaskosu yaşandı. Ewing'e ve Markota'ya özel önlem almamasının bedelini çok ağır ödeyebilirdi Pianigiani; eğer ki son periyotta Barış ve Emir dipsiz kuyuda hapsolan FBÜ hücumunu ustalıkla kurtarmasaydı. İlk yarıyı Beşiktaş, gerçekten temposuz oynamasına rağmen FBÜ'nün yaptığı felaket taktik hatalar sayesinde on sayılık farkla önde bitirdi.



İkinci yarıda ise Beşiktaş'ın foyası meydana çıktı. Tepe oyunlarında FBÜ biraz olsun konsantrasyonunu sağlayınca BJK'nin perde(ler) üzerinden bulduğu boş atış şanslarının hepsini savunmayı başardı. BJK de bu kalburüstü savunmaya karşı çeşitlilik gösteremeyince, FBÜ üçüncü periyotta durdurmayı başardığı rakibini son periyotta sürklase etmeyi başardı. Bogdanovic'in yanında, Son periyottaki oyunun kurmayları olan Barış ve Emir galibiyette büyük pay sahibiydi. Andersen de maç boyunca 13 sayı 7 ribaundluk katkı verdi.
FBÜ derede boğulmaktan kurtulduysa da, böyle kısıtlı bir rakibe karşı Bogdanovic'in 37 dakika sahada kalması anlaşılabilir bir şey değil. Rotasyonu sezon başından beri oldukça verimsiz kullanan Pianigiani, eğer son periyotta Erman Hoca ekmeğine yağ sürmeseydi uykusuz bir gece daha geçirecekti, orası kesin. Taraftarın ayağının artık Ülker Sports Arena'dan iyiden iyiye kesildiği şu zamanlarda rotasyonun hala çok çok verimli olmasa bile dengeli bir mühendislik zekası çerçevesinde şekillenemiyor olması Pianigiani'ye olan güvenin ziyadesiyle zedelenmesine neden oluyor. Top 8 için şansını sonuna kadar zorlamak adına riske girmemesini anlayabiliyorum; fakat İlkan'ı Barış'ı ve hatta Oğuz'u sahada daha fazla tutmamanın risk yönetimiyle ilgili değil akıl eksikliğiyle ilgili olduğu konusunda sanırım artık herkes hemfikir. FB'nin erkek futbol takımında da aynı idari zafiyeti görünce, ''acaba bu kulübün bir kaderi mi bu?'' diye düşünmüyor değil insan. Bu noktadan sonra Pianigiani, eğer insanları almadığı risklerin(!) bir işe yaraması yönünde adımlar olduğuna inandırmak istiyorsa maçlarını kazanmak zorunda. Üst üste iki hafta Khimki ve Laboral deplasmanlarına kadar bir galibiyet bile alamamış olursa takımın moral motivasyonu sıfıra inecektir ve hiç umut kalmayacaktır. Beşiktaş ise, biraz da Kunter'in en kötü koçluk sezonlarından birini geçirmesi sebebiyle onur mücadelesine dönüşen Top 16'da Union Olimpija rolünü sonuna kadar şerefiyle sürdürmeye çalışacaktır. Dasic'in kazanılamadığı bu dönemde, Christopher'dan da istikrarlı bir şekilde yararlanılamaması onları çok sarstı. Markota ve Vidmar'a Jerrels da sezon başındaki ritmiyle eşlik edemeyince onlar adına sıkıntılı bir Top 16 dönemi oldu.



İki takım adına sorulması gereken en önemli soru şu aslında: Düşen koçluk performanslarına rağmen, gelecek sezon yola nasıl devam edilecek? Beşiktaş hataya düşmeyip Kunter ile yollarını ayırmayacaktır; ama Pianigiani için öncelik Top 8'e kalmak değil, gelecek sezon bu takıma neler katabileceğinin ibarelerini şimdiden, hem de hemen göstermeye başlamak olmalı.

-BERK ÇETİN



Anadolu Efes 74 - 72 Real Madrid

Euroleague fikstürünün ilk yarısının son maçında evinde yenilgisiz Real Madrid'i ağırladı.Üst üste 6. galibiyetini hedefleyen lacivert-beyazlılar için birçok faktör açısından önemli bir maçtı.Gruptan çıkma hususunda rakiplerini yenen Efes, hem üst sıralardaki Cska ve Madrid'in arasına katılmak istediğini hem de evinde kolay kolay yenilmeyeceğini göstermek istiyordu.Pablo Laso yönetimindeki İspanyol devi ise serisine bir galibiyet daha ekleme peşindeydi.


Maçı değerlendirmeye geçmeden önce şimdiye kadar pek yapmadığımız aynı şekilde bu haftaya kadar pek gerek olmayan hakem değerlendirmesini yapmak gerekliliğini hissediyorum.Son sezonlarda hakem triosunun bir maça bu denli mütemadi şekilde etki ettiği bir karşılaşma belleğimde yok.Böyle bir rezalet, sık sık yaşanmaz zaten.Camdan seken topun kesilmesi, net faullerin veya saha ihlallerinin verilmemesi maçlarda rastlayabileceğimiz, kırılma anlarında olursa da anlık öfke patlamaları yaşayabileceğimiz pozisyonlar.Fakat hakem kararlarının sürekli bir şekilde -özellikle Avrupa'da- ev sahibinin aleyhine verilerek rakibin zorla oyuna dahil edildiği bu maçlara fazlaca rastlanmaz ve artık bu düdükler yetkili mercilerin gözünden kaçmamalı.Hakem kararları maçta direkt olarak 10 sayı diferans yarattı.Bir Türk şirketinin sponsor olduğu, Efes'in de az buz lobisinin olmadığı bu organizasyona derhal müracaat edilmeli.

Şimdi maça geçebiliriz.İlk periyota iştahla başlayan ekibimiz özellikle pota altından bulduğu sayılarla rakibinin topa baskı yapmasını engelledi.Bu hem top kayıplarını aza indirdi hem de Madrid'in fast-break sayılarını aşağı çekti.İspanyol ekibi ise Rudy Fernandez ile bulduğu sayılarla oyuna tutundu.İkinci periyotta da ilk yarıdaki temposunu sürdüren ve kolay skor bulan ekibimiz farkı çift hanelere getirmeyi başardı.İkinci yarının başlarında Sergio Rodriguez ile hareketlenen ve daha akılcı setler oynamaya başlayan Real Madrid hem ekibimizin hem de hakemlerin hataları sebebiyle farkı aşağılara çekmeyi başardı.Son periyotta rakibin sertleşmesine rağmen hamlelere cevap veren temsilcimiz hakemlerin çığırdan çıkmasıyla farkın erimesine engel olamadı.Farmar'ın Rodriguez'e yaptığı blok sonrası çok kötü bir tercihle Tunçeri'ye 3 sayı attırması yürekleri ağızlara getirse de, ligin en elit şutörü Carroll'ın son topta isabet bulamaması hak ettiğimiz galibiyeti bize getirdi.6/10 isabetle 16 sayı 5 asistlik bir performans gösteren Jamon Gordon, rakamların ötesinde bir katkıyla galibiyeti getiren oyuncuların başındaydı.


Oldukça önemli bu iç saha galibiyetini alan Efes'in; Zalgiris, Malaga ve Pana galibiyetleri şimdi daha da anlamlı hale geldi ve grubun ilerleyen günlerine daha da açık bakabilecek konuma geldi.Bundan sonra hedeflenecek şey ilk iki arasına girebilmek olmalı lakin daha oynanacak 7 maç ve önemli deplasmanlar var.Erkenden havaya girmek fayda getirmeyecektir ancak Oktay Mahmuti buna mahal verecek bir hoca değil.

-OZAN KEBAPÇI

Hiç yorum yok: