15 Şubat 2013 Cuma

14 Şubat'ın Anlamı

14 Şubat: Sanayi sonrası devrin ileri kapitalist toplumlarının, kişilere duygusal tınılar yükleyerek oluşturdukları pazarlama günlerinden biri. Kimileri 14 Şubat'ı maddi şekli dışında daha soyut anlamlar çıkartarak bir kutlama günü haline de getirebilir ki getiriyorlar da. Ancak bugünün benim zihnimde yarattığı anlam bambaşka. Bugün Ronaldo'nun, gerçek Ronaldo'nun, R9'un, Luiz Nazario de Lima'nın muazzam kariyerini noktaladığı gün.


El fenomeno, maalesef futbolcuların en büyük talihsizliğinin, sakatlığın, sözlükteki karşılığı oldu. ''Keşke sakatlanmasaydı'' söz grubu en çok onun için kullanılmış olmalı ya da bunu söylerken en içten üzüntüyü ona duymuş olmalıyız. Ne yazık ki artık sakatlığına bile üzülemeyiz. 2006 yılında Kadıköy Anadolu Lisesi'ne bir söyleşi vesilesiyle gelen Rıdvan Dilmen, öğrenciler tarafından kaçınılmaz olarak sorulan ''En iyi futbolcu kim?'' sorusuna (ki zamanın popülerleri Kaka ve Ronaldinho idi) "Sağlıklı bir Ronaldo diğer herkesten iyidir." diyerek yorumculuk kariyerinin en doğru tespitini yaparken kendisinden haz etmeyenlerin dahi alkışını almıştı. Aslında bütün olay da o '''sağlıklı''  kelimesindeydi. ''Sağlıklı'' Ronaldo henüz 17 yaşında Brezilya ligini karıştırmaya başlamış ve 18'ine basmadan 94 Dünya Kupası'nda Romario'nun arkasındaki yerini almıştı. Tabi ki Avrupa ekipleri bu performansa kayıtsız kalmadı ve R9 kupa sonunda PSV'nin yolunu tuttu. Burada inanılmaz rakamlara ulaşınca level atlama zamanı geldi ve İspanyol devi Barcelona'ya geçti. Cristiano Ronaldo ve Messi'nin henüz piyasada olmadığı bir ortamda La Liga için rekorlara imza attı. İstatistikler dışında gelişi Barça'nın, gidişi İnter'in transfer rekorları oldu. 20 yaşında yılın oyuncusu olarak her dalda rekorlara koştu. İtalya Serie A'ya da çabuk adapte olan efsane, harika golleri dışında video oyunlarında gördüğümüz hareketleri de bize fazlasıyla izlettirdi. Benim jenerasyonumun onunla yakından tanıştığı yer olan 98 Dünya Kupası, onun en büyük olduğunu kanıtladı. Finalden önce sakatlanması ise kariyerinin özetinin spoiler olarak verilmesiydi. Inter'de kişisel tüm ödüllere ambargo koyduğu, herkesin onun büyüklüğünü kabul ettiği bir anda, Kasım 99'da ilk ciddi diz sakatlığını yaşadı. 5 ay sonra sahalara döndüğü Lazio maçında ise yalnızca 7 dakikada kariyer planlaması yaptı. Bu dakikada sakatlanan Ronaldo futboldan neredeyse 2 sene uzak kaldı. Dünyanın en iyisi olduğu o zamanlarda yaşadığı bu talihsizlik milyonlarca insanın kalbini en az Fifa oyununlarının onun ismini söylememesi kadar kırdı. Ameliyatlar ve rehabilitasyon süreci sonrası döndüğü ilk önemli turnuva olan 2002 Dünya Kupası, bir nevi diriliş hikayesi oldu onun için. Açıkça belli olan kilo fazlasına ve süratinden çok şey kaybetmesine karşın attığı 8 golle takımının şampiyonluğunda en önemli pay sahibiydi. Yine yüksek meblağlara Castilla yolunu tutan Ronaldo, kendisinden hala çok şey beklenildiğinin farkındaydı. Daha gelir gelmez forma satışlarında yaşanan patlama da bunun göstergesiydi.O günlerde Türkiye'de ise ''bir çocuk'' Real Madrid maçının tekrarını izlemek için ilk kız arkadaşını parkta bırakıyordu (evet bana hiç benzemezdi). Ama çoğumuz Nihat Kahveci ile girdiği krallık yarışında onun yanında olamadık. Madrid ekibiyle de gollerine ve kupalara devam eden ''El fenomeno'' kanıtlayacak bir şey bırakmadan tarihin en büyük oyuncuları (kimilerine göre en büyük) arasında olarak 30'lu yaşlarına girdi. 94 kilo olarak geldiği 2006 Dünya Kupası'nda 3 gol atıp Gerd Müller'in rekorunu kırarak kendisine gülenlere yanıt verdi. Nistelrooy'un gelişiyle gözden düşünce yeniden Milano yolunu tutmak gibi bir hata yaptı ki gollerle döndüğü İtalya'nın havası ona bir kez daha yaramadı ve son demlerinde bile onu keyifle izlememize mani olan o illet sakatlığı nüksetti. 33'üne geldiğinde ise ev sıcaklığının iyi geleceğini düşünerek Corinthians'ın yolunu tuttu. İstatistiksel olarak iyi geçirdiği 1.5 sezonun ardından gözyaşlarının sel olduğu bir sevgililer gününde milyonlarca kalbin sevgilisi olarak futbola veda etti.



Onun yeteneği, kariyeri için oldukça kısa ve kısır cümleler kurulabilir zira hakkında söyleneceklerin hep yetersiz kalacağı belki de tek oyuncudur Ronaldo. Bize hissettirdikleri, izlettikleri için ona şükran borçluyuz. Yalnız R9'da biz aşıklarına, göstermekten mahrum bıraktığı şeyler adına özür borçlu. 14 Şubat'ın en önemli anlamı karşısında saygıyla eğiliyoruz.

Hiç yorum yok: